Kadınların Subay Olması Caiz Mi? Bir Kadının Hikayesi
Geçen gün, Kayseri’nin o tipik kış günlerinden birinde, çok eski bir arkadaşımla buluştum. Burada, sıcak çayın içimi ısıttığı ve dışarıda kar tanelerinin usulca yere düştüğü bir kafede buluştuk. Hal hatır sormaya başladık, yıllar sonra bir araya gelmenin verdiği garip heyecanla birbirimize bakarken, sohbet hızla derinleşti. O konuşmanın bir yerinde, “Kadınların subay olması caiz mi?” sorusu çıktı. Biraz durakladım… Bu soruyu, bu kadar normal ve basit bir şekilde, nasıl sorduğunu anlayamadım. Benim içimde bir şeyler güm diye çökmüştü. Cevabım hazır değildi, ama hemen bir şeyler söyleme gereği hissettim. “Bilmiyorum, ama caiz mi değil mi meselesi o kadar da önemli değil aslında, değil mi?” dedim. O an, bir anda bu sorunun içindeki karmaşaya daha fazla kapılmadan, biraz derinleşmeye karar verdim.
Kadınların Subay Olması: Bir Meslek Seçimi Midir, Yoksa Bir İhtiyaç Mıdır?
Bazen düşünüyorum, neden biz kadınlar, toplumun oluşturduğu sınırlar içinde sıkışıp kalıyoruz? Her zaman belli kalıplara uymak zorunda mıyız? Kadınlar subay olabilir mi sorusuyla ilk karşılaştığımda, sadece bir meslek seçimi gibi gelmişti bana. Ama sonra düşündüm: Gerçekten, sadece bir meslek seçimi mi bu? Subaylık gibi, vatanı savunmak gibi, hayatı boyunca kendi kimliğini bulmaya çalışan bir kadının önüne duvarlar örmek caiz mi?
Arkadaşımın yüzündeki ifadeyi hatırlıyorum. O an, kadınların subay olup olamayacağıyla ilgili konuşmanın, sanki bana yeni bir kapı açıyormuş gibi hissettirdiğini fark ettim. “Kadınların yerinin mutfak olduğunu düşündüğümden değil,” diye ekledi, “ama toplumumuzun böyle bir algısı var. Bu yüzden de bir kadının orduya girmesi biraz tuhaf bir şeymiş gibi geliyor.” Duygularım bir anlık karıştı. Haksız değildi, çünkü toplumda her şey belli bir düzende ilerliyor. Ama bu, doğru olduğuna inandığımız bir düzende yaşamak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyordu?
Hayal Kırıklığı ve Umut: Bunu Düşünmek İstemedim
O sırada, içimde bir hayal kırıklığı oluştu. “Bu nasıl olabilir?” diye düşündüm. Kadınların da her meslekte olduğu gibi bu görevde de yetenekli olabileceklerini kim söyleyebilir? Kadınların subay olmasının caiz olup olmadığına karar verenlerin, onları ne kadar tanıdığını gerçekten sorgulamak lazım. Çünkü ben, içimde hiç tanımadığım bir kadının, orada, subay üniformasını giyerken nasıl hissettiğini hayal etmeye başladım. O kadın, belki de yıllarca askeri okulda aldığı eğitimle kendini hazır hissetmişti. O an, içimde bir umut ışığı yandı. “Belki de zamanla, bu soruya verilen cevap değişecek.” dedim. Kendimle gurur duydum. Belki de bir gün, bu tür sorulara ne olursa olsun pozitif cevaplar verebilmek daha kolay olacak.
Arkadaşımın yüzüne baktım. O da birkaç saniye sustu. Belli ki bana biraz daha açılmak istiyordu. “Ama ne zaman böyle bir şey konuşulsa,” dedi, “kadınların göreve daha çok uygun olup olmadığı gibi bir tartışma başlıyor. Oysa aslında orada, subaylık gibi bir mesleği seçecek olan kişilerin, sadece bir cinsiyet değil, donanımları ve yetenekleri konuşulmalı.” Evet! Tam olarak bunu hissediyordum. Subaylık, bir meslek seçimi değil miydi? Bir kadının bu mesleği seçip seçmemesi, sadece ona ait bir hak değil miydi?
Kadınların Subay Olması: Toplumsal Zorlukların Arasındaki Gecikmiş Fırsatlar
Kadınların subay olması meselesi, aslında sadece dini veya toplumsal bir tartışma değil, aynı zamanda fırsatlar meselesi. Şöyle düşünelim; bir kadın, askeri okula girip subay olursa, aslında sadece kendi hayatını değil, aynı zamanda birçok kadının da önünü açacak bir adım atmış olacaktır. Ama maalesef, toplumda kadınların askerlik gibi alanlara girmesinin neden olacağı olumsuz düşünceler bazen ağır basıyor. O yüzden, bu tür sorular sorulmaya devam ediyor.
O an, bir süre sessiz kaldım. İçimden bir şeyler söylemek istedim ama cesaretim yoktu. Ama düşündüm: Belki de kadınların subay olması meselesi, bizim kendi içimizdeki sınırları kaldırmamıza bağlı. Belki de, biz kadınlar toplumsal normlara uymak zorunda kalmadan, herkes gibi meslekler seçebiliriz. Hangi meslek olursa olsun, insan kendisini hangi alanda en iyi şekilde ifade edebiliyorsa, oraya yönelmelidir.
Sonuç: Umut ve Değişim
Hikâyenin sonunda, belki de bu sorunun cevabını bulmaya çalışırken, düşündüğüm şey şuydu: “Kadınların subay olması caiz mi?” sorusu, aslında toplumsal bir sınavdan geçiyor. Ama bu sınavı kazanmak, sadece kanıtlarla değil, daha çok kalpten gelen bir değişimle mümkün. Kadınlar, hayal ettikleri her mesleği seçebilecek kadar güçlüdür. Ve bir gün, bu soruya verilen cevaplar yalnızca doğru ve yanlış değil, kişisel haklar ve özgürlükler temelinde şekillenecek.